yandexmetrikacounter
CHP Kurultayı: Bir Tiyatro Klasiği, Perde A | Çanakkale Olay
Cüneyt Özkurnaz

cuneyt66@gmail.com

CHP Kurultayı: Bir Tiyatro Klasiği, Perde Açılıyor!

Sevgili okurlar, CHP’nin 38. Olağan Kurultayı’na dair iptal davası, Türk siyasi tiyatrosunda yeni bir perdeyi araladı. Sahne, tam bir vodvil: Kemal Kılıçdaroğlu’nun gölgesi, Özgür Özel’in enerjik jestleri, Ekrem İmamoğlu’nun Silivri’den gelen mektupları ve parti içi muhalefetin bitmeyen korosu. Bu yazıda, CHP’nin içindeki bu kaotik dansı  anlatmaya çalışacağım. Hazırsanız, kemerlerinizi bağlayın, çünkü bu kurultay hikâyesi, bir Yeşilçam filmi kadar dramatik, bir Zeki-Metin skeçi kadar absürt!

84

Kemal Bey’in Gölgesi: “Ben Demiştim!”

Kemal Kılıçdaroğlu, CHP’nin emektar kaptanı. 2023 kurultayında koltuğunu Özgür Özel’e kaptırdıktan sonra bir kenarda, elinde çay bardağıyla “Ben demiştim” modunda bekliyor gibi. Ama sahne ışıkları hâlâ onun üzerinde! Kurultay iptal davası, Kılıçdaroğlu taraftarlarının “Kemal Bey geri dönüyor!” fantezisini alevlendirdi. İddialara göre, kurultayda “para karşılığı oy” skandalı varmış. Kılıçdaroğlu’nun avukatı Celal Çelik, bu iddiaları yalanlamak için öyle bir çıkış yaptı ki, Özgür Özel’in “Kemal Bey kurultay tertemiz dedi” sözleri havada uçuşan bir balon gibi patladı. Kemal Bey’in taraftarları “Mutlak butlan çıkarsa, CHP’yi kayyuma bırakmam!” diyerek sahneye atılmaya hazır. Ama Kılıçdaroğlu’nun kendisi? O, bir bilge edasıyla, “Partiyi adliye koridorlarında tartışmam” diyor. Sanki bir Jedi ustası gibi, ışın kılıcını çekmeden durumu idare ediyor. Eğer geri dönerse, CHP’de neler mi olur? Önce bir “Hoş geldin Kemal Bey” pastası kesilir, sonra eski defterler açılır: “Hani nerede o 2018 stratejileri?” diye başlayan tartışmalar, gece yarılarına kadar sürer. Ama Kılıçdaroğlu’nun sakinliği, muhalefeti bile usandırır. Komik mi? Tabii ki! Kemal Bey koltuğa oturur, ilk icraatı “Herkese bir bardak çay” kampanyası olur.

Özgür Özel’in Enerjisi: “Kayyumu Tanımam, Mitinge Devam!”

Özgür Özel, CHP’nin yeni nesil generali. Kurultaydan zaferle çıktı, ama şimdi iptal davasıyla başı dertte. “Kayyum mu? Asla tanımam!” diyerek meydanlara koşuyor. Özgür Bey, adeta belediye festivallerini kovalayan bir ses sanatçısıı gibi 28 miting yapmış, yaz boyu da durmayacak. Sahnede o kadar enerjik ki, bazen “Acaba bu adam “energy drink” mi içiyor?” diye düşünmeden edemiyorsunuz. Ama bir yandan da Kılıçdaroğlu’nun avukatıyla söz düellosunda. Celal Çelik’e “10 yıl partiden maaş aldı, şimdi düşmanlık yapıyor” demiş. Bu ne şimdi, parti içi maaş polemiği mi? Yakında “Kim kimin çay parasını ödedi?” kavgası bekliyorum. Özgür Özel’in tavrı net: Direnecek. İl başkanlarıyla toplanıp “Mutlak direniş” planları yapıyorlar. Eğer kurultay iptal edilirse, Özgür Bey’in önderliğinde değişimciler ya olağanüstü kurultay için imza toplayacak ya da “Hadi bakalım, yeni parti mi kursak?” diye düşünecek. Şöyle bir senaryo çizelim: Özgür Özel, bir sabah uyanır, aynaya bakar ve “Ekrem’le yeni parti kuruyoruz, adı da ‘Değişim Partisi’!” der. Ama sonra biri hatırlatır: “Abi, logo ne olacak?” Özgür Bey, “Altı ok kalsın, ama biraz modernize edelim, mesela neon ışıklı olsun!” diye cevap verir.

Ekrem İmamoğlu: Silivri’den Mektuplar

Ekrem İmamoğlu, CHP’nin esas oğlanı. Ama şu an Silivri’de, yolsuzluk soruşturması yüzünden setlerden uzak. Yine de boş durmuyor; Kılıçdaroğlu’yla mektuplaşıyor, Özgür Özel’e mesajlar yolluyor. Sanki bir Osmanlı paşası gibi, sürgünden ferman gönderiyor. Kurultay davasında “şüpheli” sıfatıyla anılıyor, ama o, “Ben divan başkanıydım, şaibe görmedim!” diyor. İmamoğlu’nun taraftarları, “EKİM Partisi” hayalleri kuruyor. Eğer Kılıçdaroğlu geri dönerse, Ekrem Bey’in sabrı taşabilir. Mesela İmamoğlu, Silivri’den bir video çeker, “Arkadaşlar, yeni parti kuruyorum, sloganı da ‘Her şey çok güzel olacak!’” der. Ama Wi-Fi kesilir, video yarım kalır. Özgür Özel koşar, “Ekrem, sakin ol, önce şu kayyum işini çözelim!” diye yatıştırır.

Parti İçi Muhalefet: Koro Şefi Kim?

CHP’de muhalefet, bir opera korosu gibi. Herkes aynı şarkıyı söylüyor, ama kimse aynı notada değil. Kılıçdaroğlu’na yakın isimler, “Kurultay şaibeli!” diye bağırırken, Özgür Özel’in ekibi “Tertemiz!” diye karşılık veriyor. Mansur Yavaş ve Vahap Seçer gibi isimler, sessizce köşede bekliyor. Sanki bir satranç maçında, hamle sırasını kolluyorlar.

Eğer Kılıçdaroğlu geri dönerse, muhalefet korosu ya susar ya da yeni bir şarkıya başlar: “Niye geri döndün Kemal Bey?” Başka bir sahne: Parti genel merkezinde bir toplantı. Kılıçdaroğlu, “Arkadaşlar, birlik zamanı!” der. Ama biri yanlışlıkla “Değişim nerede?” pankartı açar. Salonda kahkahalar, ama kimse kimin güldüğünü anlamaz.

Son Perde: Kılıçdaroğlu Geri Dönerse?

Diyelim ki 30 Haziran’da mahkeme “Mutlak butlan!” dedi. Kılıçdaroğlu, koltuğuna geri döndü. CHP, bir anda 2010’lara ışınlanır. Kılıçdaroğlu, “Arkadaşlar, sakin olun, önce bir çay içelim” der. Özgür Özel, miting meydanlarında “Haksızlık bu!” diye bağırır. Ekrem İmamoğlu, Silivri’den bir mektup daha yollar: “Kemal Bey, lütfen partiyi kayyuma bırakmayın!”

Ama gerçek mizah burada: CHP, her şeye rağmen ayakta kalır. Çünkü bu parti, kaostan besleniyor. Kılıçdaroğlu dönerse, değişimciler ya yeni bir kurultay için kolları sıvar ya da “Hadi yeni parti kuralım!” diye yola çıkar. Sonuç? CHP, yine gündem olur, yine tartışılır, yine mizah malzemesi çıkar.

Final: Bir CHP Klasiği

CHP’nin kurultay iptal davası, bir tiyatro oyunu gibi. Kemal Kılıçdaroğlu’nun sakinliği, Özgür Özel’in enerjisi, Ekrem İmamoğlu’nun karizması ve parti içi muhalefetin bitmeyen melodisi… Hepsi bir arada, Türk siyasetinin en eğlenceli sahnesini oluşturuyor. 30 Haziran’da ne olacak? Bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey var: CHP, her zaman bir şekilde sahnede kalmayı başarıyor. Perde kapanmaz, sadece dekor değişir!

Not: Bu yazı, tamamen mizahi amaçlıdır. Gerçek olaylar ve kişilerden ilham alınmış, ama biraz da hayal gücü eklenmiştir. CHP’liler, lütfen alınmayın, nasıl ki Fenerbahçe olmasa ligin hem tadı hem anlamı olmazsa, CHP olmadan da siyaset bu kadar renkli olmazdı!