Kazdağları’nın kültür mirasına üç kuşaklık vefa: Türkiye’nin ilk köy Etnografya Müzesi yaşatılıyor

Kazdağları'nın kültürel zenginliğine katkı sunan Türkiye’nin ilk köy etnografya müzesi, üç kuşaktır aynı aile tarafından yaşatılıyor. 1991 yılında merhum Alibey Kudar tarafından kurulan müze, Yörük-Türkmen kültürünün tanıtımında büyük rol oynadı. Müze, açılışından üç yıl sonra, 1994 yılında UNESCO tarafından destek ödülüne layık görülerek uluslararası düzeyde de takdir topladı.

Merhum Alibey Kudar'ın vefatının ardından oğlu Selim Kudar, müzenin sorumluluğunu devralarak yapıyı daha da geliştirdi. Ancak Selim Kudar’ın da zamansız vefatıyla birlikte bu kültürel miras, ailenin üçüncü kuşağı olan Esma ve Hasan Kudar kardeşlere geçti. Genç kuşak, dedelerinin ve babalarının izinden giderek bu eşsiz müzeyi yaşatmaya devam ediyor.

Öngen Country Hotel Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Öngen, sosyal medya hesabından yaptığı duygusal paylaşımda hem Alibey Kudar ve oğlu Selim Kudar’a rahmet diledi hem de müzeye sahip çıkan Esma ve Hasan Kudar’a teşekkürlerini iletti.

“Türkiye'nin ilk köy etnografya müzesini, 1991 yılında değerli dostum rahmetli Alibey Kudar hocam kurdu. Kazdağları'nda Yörük-Türkmen kültürünün tanıtımına büyük hizmet veren bu müze, üç yıl sonra UNESCO tarafından destek ödülüne layık görüldü. Vefatının ardından, sevgili oğlu ve kıymetli dostum Selim Kudar bu değerli esere sahip çıktı ve geliştirdi. Selim’in de zamansız vefatıyla birlikte, şimdi bu örnek müzeyi üçüncü kuşak olan Esma ve Hasan sahiplendi. Birlikte güzel bir anı bıraktık. Her ikisine de tebriklerimi ve takdirlerimi iletiyorum. Kazdağları'nın kültürel zenginliğine böylesi muhteşem bir eseri bırakan Alibey hocamın ve oğlu Selim kardeşimin aziz ruhları şâd olsun. Her ikisine de tebriklerimi ve takdirlerimi iletiyorum.” ifadelerini kullanan Mehmet Öngen, müzenin önemine dikkat çekti.

Kazdağları’nda yer alan bu köy etnografya müzesi, sadece bir yapı değil; aynı zamanda Yörük-Türkmen kültürünün yaşayan bir belgesi olarak görülüyor. Üç kuşaktır aynı aile tarafından sahiplenilen müze, kültürel sürekliliğin ve vefa duygusunun somut bir örneği olarak hafızalarda yer etmeye devam edecek.