İYİ Parti Çanakkale Milletvekili Rıdvan Uz, TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı çarpıcı konuşmayla Maden Kanunu Teklifine sert eleştiriler yöneltti. Uz’a göre, teklif yalnızca doğayı değil, hukuku, çiftçiyi, üreticiyi ve kültürel mirası da tehdit ediyor. En büyük tehdit ise Türkiye'nin en kadim tarım varlıklarından biri olan zeytinliklerin yok edilmesi.
Milletvekili Uz konuşmasına şu sözlerle dikkat çekti: “Zeytin sadece meyve değildir. Zeytin; sabundur, yemektir, geçimdir, düğündür. Zeytin ağacı taşınamaz, verim vermez.” Uz, bu yasanın doğrudan zeytinlikleri hedef aldığını belirterek, zeytin ağaçlarının taşınması durumunda verim alınamayacağını, bu durumun dünya örnekleriyle de sabit olduğunu ifade etti.
Konuşmasında Anayasa’nın 169. maddesini hatırlatan Uz, ormanların ve meraların kamu yararı bahanesiyle bile daraltılamayacağını vurguladı. "Bu yasa teklifinde açıkça anayasal hükümler hiçe sayılıyor. Eğer ‘Bana ne Anayasa’dan’ diyorsanız, o zaman yeni bir Anayasa yapmaya çalışmanız da büyük bir çelişkidir." dedi.
İYİ Parti Milletvekili Uz, 14. maddeye özellikle dikkat çekerek meraların YEKA (Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanı) olarak ilan edilmesinin hayvancılığın sona erdirilmesi anlamına geldiğini ifade etti. "Meralar varsa hayvancılık vardır; yoksa, gıda güvenliği de yoktur. AK Parti, 2008’den bu yana yedi kez Mera Kanunu’nu deldi, bu yasa ise sekizinci olacak," diyerek eleştirilerini sürdürdü.
Uz, “Enerji üretimi elbette önemli ancak doğayı yok ederek, köylüyü yerinden ederek, ormanı keserek kalkınma sağlanamaz,” diyerek, hükümetin enerji politikalarını doğaya ve çiftçiye karşı bir savaş olarak tanımladı.
Yeni düzenlemeyle ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) sürecinin tamamen işlevsiz hale getirildiğini belirten Uz, “Yatırımcı, çevresel etki henüz değerlendirilmeden başvuru yapabiliyor. Bürokrat ise karar vermezse otomatikman olumlu görüş verilmiş sayılıyor. Bu, açıkça çevre hukukunu ve bürokrasiyi devre dışı bırakmak anlamına gelir,” diyerek sürecin şeffaflıktan uzaklaştırıldığını ifade etti.
Yasa teklifinde yer alan özel kurulun, doğrudan Cumhurbaşkanı tarafından atanan yetkililerden oluşacağını söyleyen Uz, bu kurulda Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yer almamasına da tepki gösterdi: “Zeytinlikleri, ormanları ve meraları ilgilendiren bir düzenleme yapılıyor ama ilgili bakanlık bu kurulda yok!”
Muğla’nın Milas, Yatağan ve Menteşe ilçelerinde 56 köyün maden tehdidi altında olduğunu belirten Uz, “10 köy tamamen, 15 köy ise kısmen yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. 400 bin dönüm risk altındaysa, bu da 4 ila 8 milyon arası zeytin ağacının tehlikede olduğunu gösteriyor,” dedi.
Teklifte yer alan rehabilitasyon bedeli düzenlemesine de değinen Uz, bu sistemin “Doğayı kirlet, sonra para ver, temiz sayıl” anlayışını getirdiğini belirtti. Ayrıca, acele kamulaştırma hükümlerinin, mülkiyet hakkını ve hukuki güvenliği tehdit ettiğini söyledi.
Yeni yasa ile birlikte itiraz süreçleri de işlevsiz hale getiriliyor. “Görüş bildirmeyen kurum olumlu görüş vermiş sayılacak” hükmünün, bürokrasiyi susturmaya yönelik bir hamle olduğunu belirten Uz, bu sistemin denetimsizliğe kapı araladığını vurguladı.
Yasa teklifinin daha önce kamuoyu baskısıyla geri çekildiğini hatırlatan Uz, “Bu sefer aynı düzenlemeler torba yasanın içine gizlenerek getirildi. Komisyon görüşmeleri 27 saat sürdü ama yangından mal kaçırır gibi bir günde komisyondan geçirilip Genel Kurul’a dayatıldı,” dedi.
Yasa teklifi kapsamında zeytinliklerin taşınması mümkün olmadığında, çiftçinin tarlası alınarak hazine arazisi iç bedelle geri kiralanıyor. Uz, “Köylünün tarlasını alıp sonra ona kiralamak; bu kabul edilemez, bu düpedüz talandır,” diyerek sistemin mantıksızlığına dikkat çekti.
Rıdvan Uz, konuşmasının sonunda “Bu yasa Anayasa’ya aykırıdır ve eninde sonunda Anayasa Mahkemesinden döner,” diyerek sözlerini şu cümleyle tamamladı: “Bu yasa kalkınma değil talandır; çevre koruma değil doğa sömürüsüdür; hukuk değil keyfiyettir. Meclis şirketlerin değil, milletin kürsüsüdür. Bu topraklar rantın değil, adaletin ve bereketin toprağıdır.”
(YUSUF SONKURT)