Başkan Erkek, Çanakkale Belediyesi Yeşil Yerel Yönetim Binasında düzenlenen “Çevre ve Su” temalı basın açıklamasında gazeteciler ile bir araya geldi.
Maden Kanunu’na eklenen geçici bir maddeyle termik santrallerinin etrafındaki zeytinliklerin kesildiğini belirten Erkek, bu düzenlemenin “adrese teslim” yapıldığını ileri sürdü.
Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı’nın yayımladığı bir rapora atıfta bulunan Erkek, Türkiye’nin karbon salınımı sıralamasında ilk beş ülke arasında yer aldığını ifade etti. Sera gazı emisyonlarının faaliyet türlerine göre değerlendirildiği bir başka rapora göre ise, elektrik üretimi bakımından Çanakkale’nin 20 milyon 336 bin tonluk karbon salınımıyla birinci sırada olduğunu vurguladı. Bunun sebebinin Biga Yarımadası’ndaki kömürle çalışan termik santraller olduğunu ifade eden Erkek, “Elektrik üretiyorlar ama kömürle. Sebep bu, sonuç ise ortada. Yıllarca bunun mücadelesi verildi. Uzmanlar, sivil toplum kuruluşları ve yerel yönetimler defalarca ‘yapmayın’ dedi. Geldiğimiz noktada sonuç apaçık ortada.” diyerek rapordaki verilerin temel nedenine dikkat çekti.
Geçmiş yıllarda Kirazlı Balaban Mevkii’nde gerçekleştirilen çevre eylemlerini hatırlatan Erkek, “Şimdi yıl 2025. Bugün, o proje başka bir altın madeni şirketine devredilerek, şirketler arasında ön protokoller imzalanıyor ve tekrar hayata geçirilmek isteniyor.” ifadelerini kullandı. Ayrıca Atikhisar ve Bayramiç barajlarının da bu nedenle tehdit altında olduğunu söyledi.
Birçok kurumun paydaşlığıyla 10-11 Nisan tarihleri arasında Çanakkale’de düzenlenen “Su Zirvesi”nin ardından hazırlanan raporun hâlâ yayımlanmadığını belirten Erkek, şunları kaydetti:
“Altını çizerek söylüyorum, nedense bu Su Zirvesi’nin de raporu hala yayınlanmadı. Acaba birileri mi yayınlanmasını engelliyor? Bu zirve niçin yapıldı? Bakın size birkaç cümle okuyayım. Bizim Atıkhisar Barajımızdan bahsediyor; ‘Atıkhisar Barajı'nın orta mesafeli koruma alanı içerisinde hiçbir madencilik faaliyetine izin verilmemesi, asit kaya drenajı oluşturma potansiyeli bulunan metalik madenlere ise havzanın tamamında izin verilmemesi’. Yani yakın, orta, uzun mesafeli koruma alanı dahil Havza'nın hiçbir yerinde izin verilmemesi’ diyor ki, bu yapılması istenen projelerin hepsi metalik madenler, asit kaya madenciliği. Suyumuz için madenler çok ciddi bir tehdit. Çanakkale Su Zirvesi Raporunun yayınlanmasını ivedilikle bekliyoruz. Sonuç olarak biz toprağımızı, ağacımızı, suyumuzu koruyacağız.”
Madenciliğin su kaynaklarını kurutarak en fazla su tüketen sektör olduğunu söyleyen Erkek, Çanakkale’nin madencilikten çok suya ihtiyacı olduğunu söyledi. Erkek, “Kaz Dağları çığlık atıyor. Bunu her zaman söylüyoruz. Bunu bütün dünya duydu. Sorumluluk sahibi olan herkes duydu ama iktidar sahipleri duymadı bu çığlığı…” çağrıda bulundu.
“Bin Pınarlı İda’yı, Kaz Dağlarımızı, toprağımızı, suyumuzu, barajlarımızı ve havzamızı korumakta kararlıyız.” diyen Erkek sözlerine şunları ekledi: “Bir kez daha tekrar ediyoruz: Barajlarımızın, su kaynaklarımızın koruma sahası ve havzası içerisinde metalik madenciliğe asla izin verilmemeli; doğa korunmalıdır.”
Sürecin takipçisi olacaklarını belirten Erkek, “Meslek odalarımızla, sivil toplum örgütlerimizle, çevre mücadelesi veren herkesle ve Çanakkale halkıyla birlikte bu süreci yakından takip edeceğiz. Bu müstesna ve olağanüstü coğrafyaya, Bin Pınarlı İda’ya ihanet etmeyin.” diyerek kentlilerle ortak hareket edeceklerini söyledi ve konuşmasını sonlandırdı.
Haber ve Fotoğraflar: Vahit Can Aycibin, Halil İbrahim Yenigüllü, Berkay Koç, Melike Taşçı
(HABER MERKEZİ)